Arzular, hayaller, umutlar bir bir
Ateşsiz, kibritsiz yandı gidiyor.
Gönül dosttan yana bir kelebektir
Bir türkü tutturdu, kandı gidiyor
Elli yıldan beri otsuz yaylayı
Dolaştı, görmedi seneyi, ayı
Çöldeki leylayı, köşkü, sarayı
Yârin hayaline sundu gidiyor
Yapraktı sarardı, çiçekti soldu
Gaflet yorganının altında kaldı
Ne ekti, ne biçti, ne ürün aldı
Kerbelâ çölüne döndü gidiyor.
Doğru kapı çalan çareyi bulur
Kapı çalınınca olmazlar olur
Ve gayrı kapılar hep güdük kalır
Gönül kapısının fendi gidiyor
Dedi düşün akıl, düşün, bir defa
Ölüm gelecekmiş gelsin hoş sefa
İlimdir, irfandır en büyük şifa
Çağın ötesine sindi gidiyor
Ne yazı belliydi, ne kış, ne bahar
Can suyunun susuzluktan derdi var
Yakınmadan yılgınlığı himmet yar
Muratsız tabuta bindi gidiyor
Ne etsen nafile kurumuş dalın
İstersen gez dolaş, istersen salın
İstersen sevdiğim sözümden alın
Artık Kaleli'nin kendi gidiyor