O Bir Özürlü
Tam kapiyi acacaktim ki; kapinin aralik oldugunu gördüm.
Aksam karanligi cökmek üzereydi. Bu saatte o, genelde odasinda olur, camdan
disariya bakar. Disardan gelirken, eger onu farketmediysem, cami tiklatir,
bana gülümser, bende ona gülümser ve el sallarim.
Bilirim ki o bir gülümseme ve el sallama onu mutlu eder.
Onu ilk defa binanin girisin deki cam kapinin arkasinda görüyordum.Yürümek
icin tutundugu el arabasinin üzerine oturmus disariyi gözetliyor ve oturdugu
yerden uzanarak bana kapiyi aralamaga calisiyordu.
Iyi aksamlar burda yanliz basina ne yapiyor sunuz? dememle gözlerine yaslar
doldu, arkadasimi bekliyorum…. üc gündür gelmedi…
Belki hastalanmistir…Telefon etseydiniz. Dün ettim, gelecegim dedi.
Halbu ki; ta cumadan icecek bir seylerde de almistim. Kiz kardesimden gizli.
O farketmesin diye sakladim.
Bir defa daha telefon etseydiniz rahatsizlandi mi acaba?
Bir daha telefon edemem, kiz kardesim telefonlarimi kontrol ediyor.
Cok para tutar. Ilk defa ona bu kadar yakindan bakiyordum. Kisacik kesilen
kumral saclari; aksam günesinin isinlari ile paril paril parliyordu.
Bakimli güzel yüzünde, bir genc kizin heyecani ile sevgilisini bekliyordu.
Pek yasli sayilmazdi, güzel ve incecik vücuduna tezat olusturan,carpik
bacaklari onu sanki; yürümek istedigi yönün tersine götürür gibiydiler.
Umutlari tükenmek üzereydi… yinede gözlerini yoldan ayirmiyordu.
Kizarmis göz halkalari cektigi aciyi yansitiyordu. Ona bakarken icim acimisti.
Acaba arkadasi onu ne kadar üzdügünü biliyor muydu? Biliyor muydu?
Özürlülerde sever, hem de cok.
30.6.09 Zeynep Sekerci