Yüzünü görünce aşık olmuştum. Kanım kaynatmıştı gülüşüne.Alacağım kız seni, sende
seversen beni. Gülüp kaçıvermiştin ceylanlar gibi. Seni gavurun kızı. Artık herşeyim sendin.
Heryere gülüşün doluyordu. Günüm gecem sen oluyordun. Sana kavuşacağım günü iple
çekiyordum. Herşeyimiz hazırlandı. Davullarla zurnalarla halaylarla mutluluğa adım attık.
Kısa bir zaman sonra olan birlikteliğimiz ürün vermeğe başladı. Bir yavrumuz olacaktı.
Mutluluğumuz daha da perçinleşecekti yaban gülüm.
İnsan daha ne isteyebilirdi ki hayattan mutlu olmak için? Hiç bir engelimiz yoktu.
Çocuksu halin zamanla olgunlaşır diye düşünüyordum. Sabırla koruk üzüm olurmuş
derler ya; işte öyle. Ama sen nerdeyse gördüğün o amerikan dizilerindeki başrol oyuncuları
gibi hareket ediyordun. Kızım burası türkiye amerika değil! desem de sen rolüne kendini
kaptırmış oyuncular gibiydin. Düzelir düzelir diye kendimi boşuna kandırmştım.Her affım
yeni bir hatanın başlangıcı olmaktan başka bir şeye yaramıyordu. Sanki herşey pamuk
ipliğine bağlı gibi kopuyordu saygı, sevgi.
En sonunda yavrumuzu bile bir sokak kedisi gibi terkedip gitmiştin Sanki güneş ayın arkasına
saklanmıştıda her yer ağlıyordu sensizlikten. Ve ben yıkılan hayallerim bir de dönüp bir
daha arkana bakmadığın beni ağlamlarıyla gerçeğe dönderen yavrumuzla kalakalmıştım.
İşte o zaman anladım ki doğurmakla ana olunmuyormuş, ayyüzlüm güneş gülüşlüm.
Acaba bir gün aklın ererse sen kendini affedebilecek misin? Yavrumuzu bir ömür annesiz
bırakmanın hesabını kendine soracak mısın?
Değermiydi?
12.10.08 Bad Hersfeld