Şu zaman yokuşunda yürürken
Kuyulara düşmek de varmış kaderde
Tutunmak varmış ipine kervanların
Kurtulduk derken
Köle diye satılmak varmış kölelere
Diyar diyar gezmek varmış
Sonra bir sarayda bulmak varmış kendini
İlk kez bir kral bir kraliçe görmek varmış
Tanışmak varmış sarayın şehvetiyle
Ateşinde yanmamak için ihtirasların
Yüzümüzü çevirip kaçmak varmış saraylardan
Kim bilir belki de bundandır
Gömleğimizin arkadan yırtık oluşu
Çiğnemiştik bir kez Kraliçenin emrini
Dur emrine aldırmadan yürümüştük
Sırt çevirmiştik günahlara
Öyleyse yanmalıydık Firavun'un ateşinde
Ya da çürümeliydik zindanlarda
Biz yanmalıydık ki temizlensin kralların namusu
Biz çürümeliydik ki krallar hayat bulsun
Mahkemeler kurulmalıydı
Şahitler dinlenmeliydi
Her şey kitabına uygun olmalıydı
Nasıl olsa krallar yargılanamazdı
Biz yargılanmalıydık onların suçları için
Zaten mahkemeler de neye yarar ki?
Kralların olmayan namusunu korumaktan gayrı...
Belki de en iyisi kuyuda kalmak
İpine tutunmamak kervanların
Ya da köle olarak kalmak bir yabanda
Bir mankurt olarak tamamlamak hayatı
Ya da bizim zannettiğimiz bir diyarda
Ve asla bizim olmayan bir yerde
Parya olarak yaşamak bir kenarda
Ve asla çıkmamak kralsal bir alana
Nefessizim, havasızım
Birazcık olsun hava almalıyım diyorsanız eğer
İşte o zaman hazır olmanız gerek
Gömleğinizin önden yırtılışına...