Karanlık bir gergefi dokuyor kadın
-taa en tepeden ayak uçlarına-
onbirinde satılmış bir kızın çığlıklarıyla
bozulmuş kanlı çarşafları dokuyor
kutsanmış savaşları ve mezarsız çocukların
yaşanmamış yıllarını dokuyor.
Göğe savrulmuş balonlar ve davul sesleri
ulaşmasın diye kulaklarına
boşalıp giden bir sancıyı dokuyor kadın
-taa en tepeden başlayarak-
titrek sakallarına bir ihtiyarın
inciler dizen yeniyetmenin aç
ve ağlamaklı gözlerini dokuyor.
İlkel tezgâhlarında çağsızların her an gerili
dün gibi bir şeyleri dokuyor kadın
-taa en tepeden ayak uçlarına-
soluksuz bırakılmış güllerin şaşkınlığını
bilmezliği, aymazlığı dokuyor
doymazlığını güdümlü akşamların.
Koptu kopacak bir iple -kırk yerden düğümlü-
koptu kopacak... dokuyor kadın...