Oy bu sevdayı, hayat depremindeki enkazda
Acılara direnmeye çalışırken
Haykıran bir çığlık olarak buldum.
Uzatıp elimi, sevdanın çığlığından tutarak
Üzerindeki hayatın tozlarını silerek
Ellerim bir sevda muştusu olurcasına sevda çığlığına
Tatlı bir musiki gibi gülümsedim
Sevgi yüklü kalbimde yeşerttim bu sevdayı
Ey beni sevdanın uçsuz bucaksız
Ve ormanlarla kaplı yerlerine sürükleyen ateş-i nevbahar,
Şakaklarıma düşen ateş-i nevbaharda aşkı aradım
Aşk yağmurunda sırılsıklam olan yüreğim,
Avuçlarında yeni doğan bir bülbül iken
Vuslatın ilkbaharında sevgi kelebekleri gibi uçuyordun
Bakışlarımın acılarla yırtılan
Ve çatlayan taraflarında
Bakışlarımdan gittiğinden beri
Öksüz kaldı bakışlarım, gözyaşlarımın şulesinde
Soğuk duvar diplerine sinerek çocuk gibi
İçli içli ağlamalarım, yanaklarındaki gamzelerde saklıdır
Ey ateş-i nevbahardaki gamzelerde açan hasret gülü
Bilmem gönlümün ıssız yerlerinde açan hangi renk gülsün?
Mutlulukların hayat bulduğu ateş-i nevbaharda melek gibi bir sevgilinin
Gamzelerle süslenmiş yanaklarına asûde bir yağmur gibi düştüm
Oy gönlümün hercaî menekşesi
Hadi gökyüzünden bir yıldız
Bir ay parçası kopar
Ve şu garip gönlüme usulca bırak
Güneşim ol, soğuktan titreyen gözyaşlarımı ısıt
Hadi gönlüme mıh gibi çakılan bakışların alevinde
Eğlenceli bir şarkı söyleyerek
Bu aşkın hasretle örülen minik ellerine üfle
Akarsu gibi çağlayan nağmeleri kuşanırcasına
Sonra tut yüreğimi
Ve bırakma
Şu biçare gönlüme çare sunan gök mavisi bir gülücük ol
Senin gülücüklerine takılan mutlu mesut bir gözyaşı olayım
Hadi sessizliğin katran gibi gecesinde kirlenen yüzümü
Bulutlar gibi bembeyaz olan gözyaşlarınla yıka