Yine Dağdır Dağ
“bir ölüm uzaklardan vurur yollara bizi
bilge bir yalnızlığa serer hikayemizi
kırık bir kırlangıcı dağlara çeker beyaz
kapanır bir ustura, dindirir öfkemizi...
-Sefa Kaplan-
I
fırlatmıştım kalbimi uzağa, en uzağa
denk gelir de rastlar diye bir yıldıza
yanılıp susturdum ağrımın çağrısını
çağrımın köhnemiş ağrısını
'aldırma!' dedim oğlum:
yine dağdır dağ!
konup göçen kurdun kuşun rağmına
ayazda da, güneşte de yine dağ!
yazılırken
ayrılık
kentin küskün ağaçlarına
tüllerine, pervazlarına ve varoşlarına
yazılırken
kederlerin pasına
yapayalnız yasına
bazen şarap tadına
aşkların büyülü şarkısına
ihanetin hiç dinmeyen yasına
*
ve bir ömür bakılırken
üç saniyede çekilen fotoğraflara
'aldırma!' dedim yamruğum vurup omzuma
yine dağdır dağ!
ezberinde kaç mavzerin masalı
kaç kurşunun, kaç çığlığın hüsranı?
yine dağ
yine dağ!
düşürme sen yüzünü kahrın inzivasına
bak bir yüzü kararırken dünyanın
şafak söküyor öbür yanında...
II
dağsın, dağ!
bırak acemi kuşlar konsun sınanmış heybetine
aşağıda iklimlere yenik ovalar
aşağıda menteşeleri sökük kapılar, ürkek camlar
ve yanmış ve yanılmış hayatlar...
burada yatıyorsun...burada!
vakur, kırgın
ve dağ!
III
yazılırken
ayrılık
kentin küskün ağaçlarına
burada yatıyorum; bir aşkla öldüm
bir aşka öldüm&aşktım ben öldüm!
dağa ve aşka gömüldüm...
*
lakin ölü dağlara kim yanar?
burada yatıyorum...burada!
uzaklarda beni evli bir kadın anar;
o kadın...mağlup ve zamana mahcup
koynunda benim şarkım; koynunda terim, dumanım
dağa bakıyor
daha bakıyor akıp geçen yılların şaşkın sarhoşluğunda
o beni anar...efkarı geceyi yarar
da sorarım:-nasıldır evli bir kadını ölü bir dağın sevmesi?
“ey dağ o da bir şey mi” dedi
“ne zordur ölü bir dağla rüyada sevişmesi...”
yanılıp susturdum ağrımın çağrısını
çağrımın köhnemiş ağrısını
yine dağ mı dağ?
IV
yazılırken
ayrılık
kederlerin pasına
yapayalnız yasına
ölü dağlar rüyalarla sevişir
sökülmüş düşlerin de çadırları
neye yarar mezarlıklarda çigan?
sussam artık yıllarca, bin yıllarca
boğup ağrımın köhnemiş çağrısını konuşturmasam
ben artık bu aşka koşturmasam!
mezarlıklarda çigan... mezarlıklarda çigan...
V
yazılırken
ayrılık
aşkların büyülü şarkısına
alnım kar, başım duman, kirpiklerimde çiğ
burada yatıyorum... burada!
uzaklarda o kadın gülümsüyor
kalbi buruk anılarda...
'kal' diyorum: yamacında;
bir yüzü bana kararırken dünyanın
şafak söküyor senin yanında
yenilme
ve düşürme yüzünü kahrın inzivasına...
VI
yazılırken
ayrılık
ihanetin hiç dinmeyen yasına
burada yatıyorum...burada!
ellerime benzeyen eller, gözlerime benzeyen gözler
ve aşkıma benzemeyen aşkların arasında
burada yatıyorum boylu boyunca
bakarak na'çar bir aşkın büyüyen yarasına...
VII
sussam artık yıllarca
ağrımın köhnemiş çağrısını konuşturmasam
ölsem, çürüsem ben artık bu aşka koşturmasam
sussam! yangınım büyüdükçe sulardan uzaklaşsam
yetmese, yangınımın alazından kül çalsam
toplayıp o külleri kalbime bin yıllarca ağlasam...
sussam yıllarca, bin yıllarca
hasret kalsam uzak, uzun sulara
yine! yine yumruğum vurup omzuma
“aldırma oğlum!” derim:
“sermayen aşık değil, aşk olsun...”
ve toplayıp kendimi bağışlarım bir aşka
yine dağ!
yine dağ!
t o p l a y ı p k e n d i m i b a ğ ı ş l a d ı m b i r a ş k a...