Deli Ve Veli
Bir zamanlar bir deli vardı;
Herkes onla dalga geçerdi.
İlçenin zengini hacca gidecekti,
Deli bende geleceğim diye diretti;
Adam güldü eğlendi,
Sonra birden sertleşti:
_Senin hacda işin ne ey deli?
Sokaklarda dolaş serseri seseri,
_ALLAH_RESÜL aşkıyla olmuşum deli,
Özlemişim, Mekke ile Medine'yi
Götür beni, kazan öte dünyayı...
_Boşuna uğraşma ey deli,
Seni götürmenin ağır olur bedeli.
Adam gitti mekke'ye,
Başladı tavaf etmeye,
Önde biri var, benziyor deliye,
İçinden geçirdi; benzer insanlar birbirlerine.
Biraz sonra deli geldi adamın yanına,
İsteğini sordu adama.
Adam şaşırdı; gördüğü serap olmalı,
Yapılmayacak bir şey istemeli,
Bu seraptan bir an önce kurtulmalı.
Gözlerini oğuştup bakarak deliye:
_Ben, karımın helvasını çok severim.
Olsa şu anda arkadaşlarla yerim.
Sanada minnettar kalırım.
Deli gözden kayboldu.
Adam kendince seraptan kurtuldu.
Bir saat sonra deli, adamın karşısında durdu;
Eski bir tabakta helvayı getirdi.
Adam tabağı tanıdı;
Hurdaya ayırdıkları eski bir tabaktı.
Tabağı aldı eline, helva sıcak mı sıcaktı.
Oturup, afiyetle yediler,
Deliyi bir daha göremediler.
Adam Haccını bitirip döndü evine,
Deliyi sordu, ziyaretine gelenlerine,
Hepside şaşırdı; bakarak birbirlerine.
Adam olanları anlattı.
Sonrada dönüp karısına çattı:
_Utanmadın mı eski tabakla helva göndermeye?
Rezil ettin beni, bütün aleme.
_Deli senin helva istediğini söyleyince,
Ben kendine istiyor, seni bahane ediyor sandım.
Bu yüzden yeni tabaklara kıyamadım.
_Bu tabakla mı verdin helvayı?
Kadın şaşırıp kaldı;
Bu tabak hacca nasıl ulaştı?
Adam dönerek yanındakilere:
_Bırakın beni, gidelim deliyi görmeye,
Haccını kutlamaya,
Ben parayla gittim hacca,
O, gönlüyle geldi hacca.
Çıktı bekkide arşa....
Sokaklarda raslarım; bir çok deliye,
Onlarla alay edenlere,
Onları kızdıranlara,
Hatta ileri gidip, dövenlere....
Bu manzara gitmez benim hoşuma,
Müdahale etmişimdir bir çoğuna.
Dikkat edin derim, deli diye eziyet ettiğiniz,
Bir veli olabilir.