Satıldık
elde bir bavulla
git dediler gittik
gözümüzü kapatıp hem de
harita da dahi gösterilemeyen yerlere
köydü yerimiz ilsis kayıtlarında
oysa köyle alakası yok
öğrendik ki köyünde küçüğü varmış
mezra derler adına bilmeyenler için
kalacaksın dediler kaldık
lojman mı hak getire
boşuna söyleyerek büyümedik
okul bizim evimiz diye
okulda yattık, kimimiz sıraların üzerinde
kimimiz müdür odasında
yağmurlu havalarda çatı aktı hep
ne bulursak koyduk suyun altına
gece kapıya çarpardı davetsiz böcekler
ürperti verirdi sesleri de büyüklükleri de
huzursuzduk ama değerdi
kadroluyduk zorunlu hizmetimizi bitirip gidecektik
kadro sevdasına gelmedik mi deniz kıyılarından
tehdit yedik köylüsünden de amirinden de
koymadı yine bildiğimizi yaptık
sahipsizdik bunu anladık geçte olsa
yürüdük 3-5 km'ye bakmadan
başımız ağrıdı güneşte yürümekten
koymadı
bazen öğrenci bulamadık
arar olduk öğrenci sesini
Türkçe bilmeyene
okuma yazma öğretmeye çalıştık
olmadı öğrenemedi suçlandık
mermi sesini de duyduk
bölgeden Şehit haberi de
hasret kaldık ailemize sevdiğimize
özledik çok özledik
ama bu da koymadı
her sabah başka türlü kalktık yataktan
sağı solu unuttuk söylenmekten sövmekten
sağlıklıydık psikolojiyi bozmuşuz farkında olmadan
hasta olmuşuz inceden inceye
ama koymamıştı yine
en büyük sıkıntıydı okula varabilmek
sabah karanlıkken çıktı evden bazılarımız
okula servise yetişmekti amacımız
bu yüzden uykusuz kaldık çoğu gece
rahat olun bu da koymadı
eşitlik vardı yasalarımızda
kadın erkek genç yaşlı hepimiz eşittik
doğusu batısı kuzeyi güneyi hepsi eşit
devirdaim vardı, döngü vardı
aslı bayrak yarışıydı o vardı
sırası gelene biz verecektik taşıdığımız bayrağı
bayrağı taşımaktan gocunmadık yanlış anlaşılmasın
bizden daha çok seven de vardır mutlaka bayrağını
iman etmiştik
''Haksızlık karşısında susanlar dilsiz şeytandır''düsturunu
zaman nasıl da değişmiş yaşamayalı
adalet kitaplarda, düsturlar tarihte kalmış
kısacası şimdi soruyorum.
Memleket mi yıldızlar mı gençliğim mi daha uzak?