Yazgılarımı yargılamayın
Çocukluğumu da, olgunluğumu da
Ne olur kalsın!
Bilyelerim, topacım, tekerleğim…
Küçücük ellerimde
Yıkansam da çırılçıplak bir nehirde
Utancımı yargılamayın
Kollarım boş ya da dudaklarım çatlak,
Gülüşüm aptal olsun.
Tokalaşmak için uzattığım her el
Bana bir öykü bulsun
Kaderimi yargılamayın.
Sevgim karşılıksız olsun
Üzgün görüneyim kimi zaman
Ağlayayım, ihanet edilen olayım
Ve onu tanıyayım.
Birileri acıtsın beni, acıya bileneyim
Kendime göre algılayayım
Aşkımı yargılamayın.
Bir kusur olsun rüyalarımda
Bir kurşun, bir musalla taşı
Annemin kucağında durayım
Babamın parmak izlerinde
Kızımın ellerinde, avuçlarında, çizgilerinde
Darağacı olsun örükleri sevgilimin
Boğulayım
Düşlerimi yargılamayın.
Uyandığımda her sabah
Yüzüme vurduğum her su damlası
Özlemle çarpsın gizlerime.
İsteksizce tutsam da ekmeği, çayı
Dağınık olsa da her şeyim
Bırakın döküleyim.
Sonra kalabalık: O kirli ahenk
Yapmacık espriler, temenniler…
Yani köşede bir fahişenin gündeliğine:
‘'Kendine iyi bak.'' demesine güleyim
Görünsün tüm beyazlığım
Gülüşlerimi yargılamayın.
Hiç tanımayın, görmeyin, bilmeyin
Sabahları uyandırmayın;
Geç kalsam da yaşamak için
Bırakın geceleri deniz olup
Gündüz çekileyim
Beni yargılamayın.