İşlenmiş nakış gibi, güneşten yanığı
Hançer acısı yüzümde izleri
sancılarımın, ateşten kor...
İncelmiş telleri dağınık saçlarımın,
Alın terimi akıttığım topraklar
ayrılık kokuyor.
Tükenir mi ecelden güzelliği
o inceden ruhumun,
Meleklerim aslında yanlış
hatırlıyor...
Tanımadık semalara aktım
çizerken düşlerimi yıllarca
Gönlümce aktım,
Her kanat çırptığımda
ıslanırken yağmurlarda
Terk etmeden umutlarımı,
Kulaklarıma kadar battım.
Tükenirken üşüdüğümde nefesim
buz bağlayan kirpiklerimdi,
Zedelenmeden, tutam tutam
damla damla, göz yaşımdan
eriyip akarken suları...
Sazın tellerinde delinecekse yüreğim
ey ozan...
Ne gelir geçer ki aklından ?
Neyse ki yüreğim hala dimdik ayakta
Cirit attığım, özlediğim her sokakta
Derlediğim göstermelik masallar
artık çok uzaklarda !
Ve bilmek isterim ey talihsiz zaman,
Kasvetli rüzgarın erittiği yıkımlar
Yenilmeden buhrana, söyleyin bana -
Yaşadığım ıstıraplar kaç yaşında ?