figanı düşerken sararmış yaprakların,
çelikten örülmüş ağaçlarından
kasvetli rüzgara kokuyordu,
küçüklüğüme dokunuyordu
yaşamın ibresi babamın gözünde,
" çocuk değilsin sen - diyordu
çocukluğumda bile.
doğalmış meğer yıllar geçti,
babam bana - " sen büyüdün..."
asla demedi !
ben şimdi bilgeli gibi sanki
yeni doğan,
erken doğduğumu sandığım
zaman zaman
kavgaların peşinde,
savaşıyorum mimarisiyle
çocuk ve orta yaşlılığımın
beyaz kağıt üzerinde,
akıntıya veriyorum
ağzımdan düşen kelimeleri,
boyun eğmeden kıyasıya
yarışıyorum
kızıl korlar üzerinde
kaçarken pusudan,
yaşayan bir ölüden ziyade,
yaşlanmış çocuk olma
korkusundan.