yıkılacak elbet bir gün endamı
içime düşen yıldızların,
yankılanacak o zaman büyüsü
gözlerimi kapattığım akşamların...
ne öfke kalacak içimde
ne de bu gün, dünyayı
ecelden terk ettiğim gün.
zamansız sevişmeler gibi akacak
masum ve sıcak
çaresizliğim zirvesinde olacak
sıkıntıdan rüzgar ve güneş
dudaklarıma dokunacak,
feleğimin sessizliği bozulacak,
baş ucuma dikili bir taş konulacak
ve o bedenim sararmış yaprak
kulluğundan ırak...
üzerinde, bir avuç kuru toprak.