Riyakâr dost gibiler sevdiğim,
Göğsümden emzirdiğim göçmen kuşlar.
Soğuğunca nefesim,
Terkedip gittiler bak!
Yalanmış onca eda ,onca naz.
Kefen giydi ağaçlar,
Dökülen yaprakların ardından.
Ölüm son değil elbet!
Her ölünün yüreğinde bir tohum vardır ,
Bahara hazırlanan.
Gözlerinden son kez öptüm.
Hayallerimi buzlu camdan.
Meğerse sıyrılmakmış yalnızlık ,
Mazi denen uçurtmanın.
kanatlarından.
Kırık gülüşler düşüyor ,
Lodos kovuğu gamzelerimden.
Topuklarıma iniyor şebb -i yelda.
Korkuyorum ,korkuyorum sevdiğim,
Karanlıktan.
Hasretim,hicranına dönüştüğünde,
Hakkım, vicdanında dövüştüğünde ,
Acım, beyazınla örtüştüğünde,
Feryadımı diz notalarına sevdiğim,
Bir yaprağa bin yıldız sığdırarak.
Uyandır ruhumda ki ölü çocuğu,
Yalan vaatlerle kandırarak.
Tüm suskunlar öldüğünde.
Tohumsuz kelimeler soğuktan çürüyecek.
İşte o gün anlaşılacak sevdiğim ,
Süslü cümlelerin bir gürültü olduğu..
Ve ;
Rüzgarın kokan her nefesi,
Tiksinerek kustuğu.
Kefen giydi yüreğim.
Düşen her yaprağına sızlayarak .
Ölüm son değil elbet !
Bir tohum sakladım tam şurama,
Yemyeşil bir Bahar'ı
Arzulayarak..