Hüzün hiç yakışmamış gözlerine güzelim.
Karışmış tüm mevsimler,
Sabahlar yok, akşamlar yarım.
Dudaklarının kıvrımına hapsolan,
Onca şiir!
Yazık be güzelim.
Denizleri kanat yapan rüzgarlar,
Gülümsemene kondurmadan serin öpüşlerini,
Küskün gitmişler.
Bak ! dar gelmiş gökyüzü onlara da,
Şimdi ha indi ha inecekler.
İlk seni gördüğümde,
Tırmanıyordun bir tutam beyaz papatya için,
Yalçın kayalıklara.
Sağ dizin kanamıştı hatta.
Bilmiyorum.
İzi duruyor mu hala?
Sarıya çalan saçların,
Dökülmüştü güneş yanığı omuzlarına,
Pembe yanaklarında birkaç çil,
Ter içinde geçiyordun,
Önü sepetli bisikletinle,
Sahil kenarından,
Sepetinde papatyalar,
Birde dantelli beyaz mendil.
Tüm şairler seni yazıyordu o an,
Ne varsa aşka dair.
Denizden ,kumdan bir parça gibiydin.
Güneşin gözleri,
Yazın meyvesi,
Hayatın telaşı,
Öyle bir bütündün ki!
Parçasıydı sanki gerisi.
Yağdırdın yağmuru bak!
Hem de aylardan Temmuz da.
Sarılıyor damlalar saçlarına.
Okşayarak iniyor yanaklarından aşağıya,
Islanıyor yaz güneşine güvenilip asılan çamaşırlarda.
Düşler güzelim düşler,
göçmen kuşlar gibidir.
Uçarlar diyarlardan diyarlara.
Senin olmazlar hiç bir zaman.
Sadece azılı suçlulardır,
Biraz hayal, biraz ümit çalan,
Her yüreğine konduklarından.
Ne o kanamış mı ellerin?
Aşkı belli ki ,sende herkes gibi belledin,
İpinden kurtulan uçurtmayı oysa,
Kaybolurken gökyüzünde.
Sevinçle seyrettin.
Hüzün gözlerinde, yağmur saçlarında
Mevsim dersen, yaz olmalıydı aslında.
Deniz dalga dalga,
Sahilse köpük köpük,
Bekleme güzelim, bekleme git.
Belki de, seni saran bu ızdırap,
Seni bekleyeninkidir.
Git şimdi,
Yanına alarak tüm sevinçlerini,
Göreceksin ,yürüdükçe iyileşecek ellerin,
Ve onu;
Ellerinde ki kanından bileceksin