Yolda karşılaştık seninle.
Ben dönüyordum, sen gidiyordun.
Merak içindeydin.
“Ne olur anlat bana, anlat! diyordun.
“Önceden bilmeliyim tüm durumları
Dönemeçleri, uçurumları.
Yollar geniş mi, dar mı?
Son sürat gidebilir miyim?
Keskin virajlar var mı?
Kimi neş'e bulur aynı olayda, kimi keder.
Kimi felaket, kimi bereket olarak görür yağmuru.
Güneş açtığında kimi yerdeki çamuru,
Kimi gökkuşağını farkeder.
Benim deneyimlerin işine yaramaz.
Ama konuşalım diyorsan biraz,
İster sakla, ister çöpe at,
İşte sana birkaç küçük nasihat:
Yağmur da olacak elbet; kar da sis de.
Değişecek her an.
Dümdüz asfalt da olacak, kasis de.
Hangisi ne zaman, nerede,
Ben nasıl bilebilirim ki?
Bu senin maceran.
Dinlenme yerleri göreceksin
Kimi şık, kimi salaş.
Yol arkadaşların ayrılmak isterse bir yerde
Ne israrcı ol, ne de kapıl derde.
Sevgiyle kucaklaşıp, vedalaş.
Geceleri tıpkı bir madenci gibi
Alnındaki ışığı yak,
Kendin aydınlat yolunu.
İyice gör sağını, solunu;
Neresi baş, neresi ayak.
Başka fenerlerin ışığının ucu
Uzanır belki bataklığa, kuma;
Belki de, Allah korusun,
Uçuruma.
İyi yoculuklar yavrum
Sevinçle katıl oyuna
Güven sağduyuna.