Kim tutar şehrin anahtarını zifiri karanlık varken
güneşin doğuşunu güvercinler izler mi kanatsız
alnı ortasında iki dal bırakıp düşer mi yavrular
nehirler akar mı gelmedikçe bahardan selam
insanlar ağlar mı dersin yalnızlığa şimdi
uzaklarda bir yerde kimsesiz bir çocuk
duyabilirmi sizi ölürken
ruh bedenden ayrılırken çekermi acı
insan mı çaresiz yoksa gökyüzü mü karanlık
duyduğunuz da şehirlerin haykırışlarını
zeytin dalıyla en tepelere çıkın
güneşin doğuşunu gözlerinizde değil
bir çocuğun alnı ortasına düşen mevsim gibi
ben bahar olmayı belki de
sen de beni bekleyen yaz çiçeği
ben en çokta bir çocuğun elinde ki uçurtma
sen gökyüzü olmalı
ben en çokta insanların gamzelerinde bir yerde
sen karşımda bir söz
kim tutar bizi o zaman söyle
uzaklarda bir yer var şimdi
bir tebessüm kadar uzak
mevsim yağmurlarından önce...