Sessizdi gece gözlerin kadar
Yavaşça gidiyordun
Bir kaval sesiydi seni büyüleyen
Dalmıştın içine berrak bir gözenin
Öyle serin ve ağır süzülüyordun
Uzaklaşan bir çağ gibiydin dede.
Ben de duydum sesini o kavalın
Senin aksanında bir çağ devriliyordu
Kaval seni senin dilinle anlatıyordu
Hüznümüz Ani'de sabaha karşı
Dizlerine doğmuş bir kuzunun gözleriydi
Ve umudumuz kavalına takılmış Kürtçe bir ezgiydi...
Her zamanki gibiydi zaman
Yılan Kışla'da ilk adıimlarınla yürürkenki gibi
Kura Nehri'ne karşı
Garaba Digorda bir yıkık evde
Boy atar hala ilk gençliğin Ağrıya karşı
Karasudan Hazar'a akarken dost gülüşlerin...
Her zamanki gibiydi zaman
Güneş ağırlığında ve sıcaklığında
Eriyerek yaşama ilerliyorduk
Temiz yüreğinde yeni yollar açılıyordu
Uzun berketli buğday başaklarının içinden
Enginlere uzanıyordun dede.
Son durağındı Konk Köyü
Hazin bir yolculuktan sonra
İstemeselerde zorla tutunmuştunuz
Dilsizliğin seher yellerinde
Ağıllara yürüyen koyun sürüleriyle
Çocuklar büyüttün gülen gözlerinde..
Bir toprak damda yoklukla
İtilmiş horlanmış bir dille
Onurlu ve cessur nesiller sundun
Çağların sahte aynalarını sessizliğinle
Mütevazi sevecen hoşgörünle
Sade yaşamınla sen kırdın Dede...
Şimdi isterdimki sen giderken
Yanında olayım sana senin dilinden
Güzel bir şiir yazayım
Aynı yıldızların altında geceyi kollarımızla sarıp
Birlikte sırtlayalım stranlarla doğacak günü
Hoşçakal dede.
Şükrü Dedemin anısına 03.08.2007