Bakıyorduk,
Kaldırım taşlarının düzenine.
Gözlerimiz batan iki güneş gibi,
Batıyordu.
Kaldırımın altındaki karanlığa,
Akıyordu gözlerimiz.
Çığlıklar atan doğanın önünden,
Sessiz sedasız geçiyorduk.
Sonra su susuyordu,
Güneş susuyordu.
Hep beraber kanımızı içip,
Susuyorduk.
Uzak ufuklarla birlikte giden,
Güneş uyuyordu.
Biz ak döşeklerde,
Kara düşlerle,
Orman kapkara kömür kesilmiş,
Yanık fidanlarıyla uyuyordu.
Bunalımlarda boğuluyorduk,
Tek tek bunalımın bombardımanında,
Öldürülüyorduk.
Susuyorduk, uyuyorduk,
Uyanıp aval aval bakıyorduk.
Kulaklarımızı kapatıp,
Çığlıklar atıyorduk.
Su çağlı yarak katılıyordu,
Fabrikalarda makinalar,
Trak truklarıyla.
Arabalar klaksonlarıyla katılıyordu bize.
Gökten sicim yağıyordu,
Kör düğümlerle,
Sırılsıklam hayata bağlanıyorduk.
Gene de susuyorduk,
Su yerine yağmuru içip,
İçimizi sicimle kaplıyorduk.
Gönlümüzün damarlarını,
Kördüğümlerle bağlıyordu sicim.
Ve bizde binlerce biçim.
Savruluyorduk.
Sahte sahte seviyor,
Öylesine zevksiz sevişiyorduk.