senin yokluğuna doğru bu yolculuk
kabul edilebilir bir yanı yok!
yanıbaşımda akıyor asi nehri
ve uzaklaşıyor gittiğim yollar;
ben yandıkça kayboluyorsun...
dağlarına bakıyorum son defa;
iki yanım iki sıra,
biri yükseldikçe alçalıyor diğeri;
ben gittikçe sen geliyorsun...
beğenmiyorum kaptanın öngördüğü şarkıları
bizim şarkımıza veriyorum kulaklarımı
ve kayboluyorun ıssız alanlarda
uyuyorum...
düşlerimden kuşlar kalkıyor o sıra;
yüreğim asi olup dönüyor geriye kanatlarıyla kuşların;
her kanat çırpışında o kadar yakınım sana...
dudaklarım kuruyor güneşin sıcağından
rüzgarın serininden
topraktan sızan suları içiyorum
sen geliyorsun sonra
o an canlanıyor doğa
mayıs geliyor birden;
halaya duruyor antakya dağları...
uyanıyorum sonra
beyaz bir örtüyle karşılıyor dağlar beni;
yine kayboluyorsun mayıs karanlığında...
oysa en çok mayıs ayında seviyordum seni:
gözündeki yaşı
alnındaki teri
emeğini...
zaman alıp götürüyor beni
sen hep yirmibir yaşında kalıyorsun...