geri dönülmez...
ardında kalsa da ömrüm;
dönemezsin!
gidişin en iyi yansıtıcısıydı sadakatinin,
aynalara benden çok sen güvenirdin;
oysa hep görmek istediklerimdi aynadaki yansımam,
bu yüzden hep gülerdi gözlerim.
penceredeyse gözlerim her geceden sabaha,
seni beklediğimden değil;
istemem dönmeni bilesin,
ben olsaydım dönmezdim!
güneş doğmadan uyuyamıyorum artık,
bir umut lazım bana, küçük bir ışık,
aradığım bu...
karanlıksa eğer gidişin
aydınlatmaz dönüşün...
bilemezsin artık ne güzeldir güneşin yeniden doğuşu,
aynı yerden doğurmuştuk günü defalarca
o bizim çocuğumuzdu...
sanma öksüz kaldık
sanma sensiz kaldık
sen gidince sessiz kaldık;
aynı şarkıyı söylüyor yine kuşlar
gün dinliyor, ben dinliyorum.
ara sıra yağmur yağıyor
susuyor kuşlar,
sonra sen ölüyorsun...
yağıyor, yağıyor, yağıyor...
her damlayla içine çekiyor toprak beni;
sen eriyorsun.
her gün biraz daha gidiyorsun
her gün ağır adımlarla...
yola bakıyorsam gece boyu,
dönmeni beklediğimden değil!
seni alıp götürdükleri o sabah ayazını...
geceden kalmıştık,
gün doğacaktı yine,
kuşlar başlamıştı çoktan şarkıya
'ayrılık şarkısı'nı söylüyordu ilkay akkaya;
sen ölüyordun,
yağmur yağıyordu,
susmuştu kuşlar çoktan;
'şimdi son kez evindesin uyu sevdiğim'
yüreğim dayanmadı bu kez bu şarkıya;
oysa sen ne çok severdin
söylerdik;
kıskanırdı duysa sesimizi ilkay...
o sabah gelmişti annen;
kırkbeş yılın hüznünü sırtına alıp
öyle büklüm büklüm
öyle ana ana!
gidivermiştin gencecik,
'ne'ttin kızım uyan;
uyan kızım sen misin uyuyan! '
eğer hala yoldaysa gözlerim,
dönüşünü beklediğimden değil;
ben olsaydım dönmezdim.