Akşamdı adı kar mı dolu mu tipi mi bilinmiyordu ama buzun gözleri gülmeye başlamıştı
Buzdağının titrek sesine kulak verirken belki kurtların sesinden korkmuştu
Daha yeni paypas olmuştu ki kendini sokakta bulan ihtiyar etrafına baktı baktı yine baktı
Eşyalarını yere sererek davul zurna eşliğinde türkü söylemeye başladı
Soğuk yüreğine benziyordu gülüşü buzdağına
Keskin bıçak gibi yüreğine saplanan buz bu kadar soğuk mu ‘can'dan diye düşündü
Ama akşamın karanlığında soğuk bir rüzgâr eserken Kapıdağı'nın gözleri buz tutmuştu
Gecenin ilerleyen saatlerinde kurtların ulumaları sessizliği bozarken uzakları dinleyen ihtiyar adam
belki de bahar gözlerini açtı diye mırıldandı
belki de şarkı söyledi o an
Kurtlar geldi geçti köy meydanından kimse görmeden
Geceydi uyanıktım pencereden yıldızları seyrederken Uluborlu düş görüyordu
Başı omzumda eli elimde
Yaşam gözlerimde
Aşk yüreğimde düştüm yola
Kapıdağı'na gelince düştüm yere
Belki de yıkılmıştım zamana
Ama yine de sevdim esmer güzelini
Belki bir sabah belki bir akşam belki bir gece
Yeniden başlayacaktım erguvan çiçeklerini sevmeyi
Belki bugün
Belki yarın
Dans edecekti gözlerim gözlerinle
Ben her sabah dans ederdim zaten aşkımla