'o ev artık boş' diyen bir çocuk sesi ile
bin umutla gelip durduğum kapından
ve parmağımı üstüde unuttuğum zilden
zor uzaklaştım
pencere önü saksılarından sarkan çiçekler gibi uzanmış başların
kapı aralığı & perde ardında ki gizli kaçamak bakışların
ezikliğin de
elimdeki karanfil demetini
gözlerini yüzüme dikmiş gülümseyen & şaşkın küçük kıza uzattım
bir şeyler düğmelendi boğazıma
seni soramadım
ne varsa gönlümde ve aklımda sana dair
tutuşturmak üzere yeniden
zamanın küllenen yüreğini de alıp yanıma
sensizliğin bir ölüm gibi kol gezdiği o mahalleden
kendi tabutunu taşıyan bir garip gibi kaçtım
(gelişim sanaydı & dönüşüm bana oldu)