gece oldu mu?
baldıran zehir gibi yapışıyor,
geçmişi kınalı dünyanın
cefası canıma'
dar geliyor odam bana,
duvarlar üstüme, üstüme yürüyor ha bire!
Delleniyorum,
çok akılıymışım gibi
benim,
bana bile tahammülüm yok böylesi gecelerde'
birde yetmezmiş gibi,
'dışarıda fasıl geceleri
muhtelif zaman gürültüleri
varyeteler, sinekler, kediler
ve fare ölüleri'
doluşup durur usuma
inadına, inadına'
'hani çok sevmiştim ya,
sevebildiğimin en çoğundan,
ve halen en daha çok
seviyorum ya seni'
sırf bunun hatırına
sırf bu yüzden'
bir tek sen,
sen olmazsın
bunca karmaşanın arasında'
kendimi mahkum ederim sensizliğe de,
izin vermem sana bulaşmalarına
'her ömrün bir kaybetme mevsimi oluyormuş mutlaka'
öyle diyor, bildiğini iddia edenler.
aşklarını,
inançlarını,
dostlarını,
heyecanını,
merakını,
amacını,
arzusunu kaybedermiş insan zaman, zaman
benimkinin de farkı yok sanırım
bu yaşananlardan'
'bir mevsimdir bu gelip geçer,
yaz ise fazla terlememeye
kış ise fazla üşütmemeye çalışacaksın
hepsi bu' demişti babam,
tarihini bile hatırlamadığım
vakti zamanın birinde'
işte durup dururken birden geldi aklıma
nerden geldiyse'
ve ne gerek varsa bilmiyorum ama
habire karalıyorum,
kara kaplı defterin bir köşesine tüm bunları
iyi'
yazmak iyide
bir de başlık bulmak gerekecek tüm bu yazılanlara.
'Bir Meçhulün Güncesinden Notlar' desem?
dedim bile!