Zakkum ağaçlarının altında
susuz bir yaz geçirdim
dudaklarının ıslaklığını aradım
tenimin diriliği oldun bir an
yalnızlığın uçarı kuşları
sonsuz maviyi indirdiler kıyılarıma
gözlerinin sarnıcında geceyi kucakladık ürkek
ruhu soyduk bedenden bir köşeye koyduk
acı zerdali çekirdeği tatlandı suyun içinde
kuşların konduğu dal ucundaki
sürgün yürüdü geceye
uzun uzun seviştik bir cesaret geldi ki sorma
ben sadece yıldızları topladım
o gece soygununda,
bitmek bilmeyen ihtirasın
son nefesinde.
yine sen bıraktın ellerimi
sonra gözlerin gitti
güvercin ürkekliğinde
aşk mı?
köşesine çekilmişti belirsizlik içinde
gecenin sessizliğine
bilirim düşleri de öldürür geceler
yalnız aşıkların,
ölü aşıklar doğurur
belki de öldüm
kim bilir yokluğunda.