Karmakarışık düşünceler içerisindesin,
Anlamlandıramadığın duygular yaşıyorsun.
Eline şarap kadehini alıp,
Koltuğa attığında kendini,
Derin bir sessizlik kaplıyor içini,
Sonra buruk bir acı.
Bir şeyler eksik kalbinde,
Mutluluk arayan gözlerin
Dalıp gidiyor geçip giden yıllarına.
Çok canın acıyor gördüklerinden,
Yüreğini farklı bir sızı kaplıyor,
Cevapsız ve bir o kadar da cevabını bekleyen sorular
Serseri bir mayın gibi,
Amaçsız bir şekilde dolaşıyorlar beyninde.
Hissetmek istiyorsun, önemsendiğini, sevildiğini.
Mutluluğu yakalamak,
Suya yazı yazmak kadar zormuş meğer diyorsun.
Hüzünlü gözlerin doluyor yeniden,
Gözyaşların alışık olduğu yanaklarından
Aşağıya sızıyor.
Yalnızlığın hançeri göğsüne batıyor, kıvranıyorsun.
Kaderine, yaşanmışlıklara isyan ediyorsun.
Birden bir dostunun sözleri geliyor aklına.
Hep "Kafana tokadan başka, birşey takma" diyordu.
Gülümsüyorsun,
İçinde dostluğun yarattığı
Sıcak bir sam yelinin esintisini hissediyorsun.
Hayat ne kadar acı olursa olsun,
Yaşamaya değer diyorsun.
Hüzünlü gözyaşlarını silip şarabını bitirip
Kalkıyorsun gömüldüğün koltuğundan.
Bir an ayakta öylece kalıyorsun
Beynine şimşek çakmıştı sanki.
Evet, evet...
Umutsuzluk asla umudum olmamali...
Bir gün mutlaka güneşe dokunacağım, deyip
Kendini yarına olan umudunun kollarına bırakıyorsun...