Gözyaşı içimizden süzülen ateşin resmidir.
İçimizde ki candır dumansız ateş.
Gönül ışığıdır yaşadığımız.
Hayat iki varlık alemi gece ve gündüz biraradadır.
Aynı andadır yansıyan zaman.
Kalbinden sonsuz bir anlık ömürdür duyulan.
Sevginin içinden ulaşırsın kelimesiz mananında ötesinden.
Varolmak bir oluş, yansımak biroluştur.
Düşünce sessiz, en belirgin bir izdir.
Gerçeklik öz duyuşla içinden aydınlatan.
İnanç ise gerçek bir huzur,
İçimizde ki gerçeklikle o sonsuzdur.
Aşk yazı bir okunur kalpten,
Yazmak başka bir aşk yaşamak içinden.
Kelimelerin içinden duymak sesi dokunulunca.
Dokunmak, oluşmaya ve oluştukça çoğalmak.
Kelimesiz olunca türemek başka dilden.
Bir söze bütünlenmek ve anlam olabilmektir içimizden.
Kelimeler oluşturulmadan önce bir hayattır kendi içlerinde.
Buyüzden oluştuklarında biz içlerinden anlamlaşırız yaşama.
Kelimelere kalbinle dokunduğunda sözsüz duyar,
duyduğun an sözler oluşur içimizden okunduğunda.
Biz kelimeleri değil, daha çok kelimelerdir bizi oluşturan.
Oluşturmadığımız kelimelerde varolacağız.
Varolmak belki kelimesiz bir duyuş.
Kalpten özüne sözsüz d&okunan gibi.
Yaşadığımız anlardan çok
içimizde ki duyduğumuz bakışla anlam kazanır her anlatım.
Anlatım kelime içinde, büyüyen öz bir zaman.
An olur yaşadığın zamansız bir varoluş.
Anlam içinden anlam kazanır insan.
Aşkla bir imlaya varır ve manası kendi içinden öz anlamdır.
Hayatı sanatlaştırdığımız gibi,
sanata yaşam katabilmek bir sanattır.
Kelimeler varoluşunun eseri.
Bir sanat hayattır, hayat ise o sanatın içinden varolandır.
Sanat içinde herşeyi barındıran öz bir kavram.
Hayat dahi o sanatın içinden yaşam katandır.
Çünkü en büyük sanat eseri insan,
en güzel sanat eseri ise hayattır.
En büyük sanat ise o en güzel eseri ortaya çıkarandır.
Yaşamı içinden duymak,
Cümle olmak hecesiz,
Varolmak kalbinden yansıyan değerdir.
Yaşama sanatının ise görsellikten önce bir duyuşu vardır.
İçinden duyuş kadar sanatlaşır yaşama insan.
Akan gözyaşı değil, zamandır özünden.
Ve İçten bir gülümseme, gözyaşından daha masumdur.
İçinden öz duyuşundur o zamana savrulan gülüşün.
Bir şiir söz değildir okunan.
İçine dokunan duyuştur.
Sözler resim olabildiğinde şiirin içinden gerçekleşir.
Duyuşundur kelimeleri resmeden.
Resim ise, bir öze ulaştırıyorsa sessiz
O resim değil sözdür duyduğun.
Yokluğun varoluşudur bizi buluşturan.
İçimizde ki düşünce bir sanatsa duyduğumuz,
henüz varolmayan bir eser gibidir insan.
Varolmak nedir ki yaşamak adı konulabilir yüzeysel.
Öncesinde varlığın özünden varolduğudur derinlik.
Bilmediğimizdir öteki varolmak.
Neye varolmak ve ne için anlamlarını taşırken anlamlarını varlığından tüketir veya türetebilir.
Duyduğun ise varlığının dışında ki asıl varolduğumuz kavramdan yaşanılan varolabilen tek şey düşüncelerdir.
Gerçek bir duyuş düşünce ve varoluştur buluşturan.
Düşünce bir hayat yansıtır.
Düşünceden varolabilmeli ve varabilmeli özüne.
Sevgiden bildiğin tüm sesler sanat olsa değeri bazen anlaşılmaz.
Tüm sesler hayat olduğunda ancak sevgiye ve sanata ulaşılabilir.
Varolabilmeye bir aşk, gerçek bir eserdir o zaman insan.
Ses ise algıların dokunulmasıdır.
Sessizlik ise gerçek bir duyuştur,kalbin okunulmasıdır.
Buyüzden bazı sesler dokunur içimize, bazılarıda içimize dokunulur.
Buyüzden bazen aşk okunurken kalbe d&okunulur.
Buyüzden bazen kalb okunurken, aşk dokunur, aşka dokunulur.
Karmakarışık kelimeler arasında başkalaşmaktır aşk.
Başka dilde okunulan kalpten duyuş ve d&okunuştur.
Kelimelerin canı varken,kelimesizlik kendi içinde canlanmaktır.
Kelimelerin içinden başka oluşmak ve söylenmeye ait.
Veya söylenilen en güzel söz bir şiirdir oluşan.
Bir yansımadır görülen söz ve tüm duyduklarından varolan.
Kendi içine dokunabildiğin kadar, okunabilirsin kendine.
Çünkü kelimeler okunmaktan önce kendi dokunuşlarında vardır.
Ancak oluşmak için ve okunulmaktan öte dokunmak içine.
Bu sadece derin güven ve aşkta mümkündür.
Ve o aşk öyle aşktır ki;
Yalnızca yaşanılmaya ve yaşarken bir yazı.
Bir şiir, tek bir söz paylaşmak adına kalplerce bütündür.
Öyle ki kelimesizlik kelime türetir.
Sonsuzca ulaşılan tek an yaşanılan bir süredir kalpten kalbe ulaşılan.
Hani bazen kelimeler bir zamansa,
yaşadım veya ulaştım diyebilmeli insan.
kelimeler bir hayattır daima yaşamaya.
Yaşanılmaya ve yaşatılmaya içimize işlenen.
Ve daha çok işlenecek kelimelerde varız daima.
O halde ne yazıyoruz? ne yaşıyoruz?
Tek bir harf dahi değişimin kendisidir.
Her söz zaten yüreğin imzasıdır atılan.
Öyle yazıyoruz, peki ya yaşanılan?
Öyleyse bir yazgı vardır yazıdan önce yaşanılan.
Kelimeyle oluştu alem.
Olmanın ve oluşmanın içinden doğdu.
Kelimeyle okundu her ses.
Sözcüklerdi kalpten duyulan kendimizi okuduk.
Yaşamımız zihnimizde ki birikimlerimiz ve kalpten duyduğumuz oluştur.
Bazıları buyüzden daima bildiğini okur.
Bazıları ise bilmediğini okumaya çalışır.
Aşk kelimelerden tanır birbirini.
Sözle okundu aşk ilkin ve özle birleşti.
Aşk şiir oldu,şiirden ses, sesten duygu.
Duyuştan bir dua kalpten kabul olunan gibi.
Ve aşk şairin dizelerinde güzel işte o zaman aşkın adı; şiirdir.
Bildiğin o ilk öz kendi iç sesindir.
Sesler bize ses,sessizliğimiz kelimelerimiz oldu aşktan duyulan.
Her bir kelime içimizden varoluşa yansır gibi.
Kelimeler en gerçek düş gibi içimize işlenen.
Çoğu kez kurulan ve çoğu kezde oluşturulan.
Oluşturduğumuz kelimeler kadar gerçekleşirken,
kurulan kelimelerden de gerçekliğimiz yansır.
Biz susarız sevgi sonsuz konuşandır daima.
Asıl suskunluk ses olabilmektir tüm seslere.
İşte buyüzden suskunluk en derin sestir birleşince.
Sonsuz seslere susabilmek nice konuşabilmektir kalpten.
Her yol bir bakışa çıkar dinlersin nice çıkmaz bakışlar sokağını.
Ulaşacağımız yol en erken göz açıp kapama yoludur.
Kalbimizle ulaştığımız mekansızlar adresinden,
çoğalmak tek taneden bin taneye özgürce birleşincedir.
Yürekten çıkan sözler düşünceleri oluşturur.
Düşünceler sözlerdir çoğu kez sessiz varolmaya iç s&ezgi.
Yaptıklarımız köprüdür yaşamaya,
düşüncenin sonsuzluğundan ulaşırsın hecesiz.
Aşk; kalemin kutsallığında sonsuzluğa yazılmış ilahi aşktan varolan gibi. Nasıl anlatmalı ki kelimeler anlamını yokediyor düşündükçe,kayboluyorsun.
Ötesindesindir bazen yazının.
Yazılırsan yazgıdır aşka yüreğin.
Okunduğundan öte öz duyuşu yaşarsın.
Okunanlar aşılır ve inanç yazılmışlıkla vardır.
Yazılmış gibi bazen yaşama,
yazarsın hayatı ellerinsiz.
Yaşam dokunduğu kadar içine,
dokunamazsın kendine.
Bir kelime bin serzeniştir için.
Ve aşk, bir kelimede binbir duyuş
veya duyuştan yaşanılan cümlede nesne olmaktan ziyade,
gerçek aşka ulaşabilmek ve varolabilmenin noktasından sonsuzluğa ulaştığın manevi bir boyuttur yaşadığın.
Ve en büyük aşk kendini yaşayabilmektir içinden.
Duymak yaşamak değildir ama yaşamak, duyumsayabilmektir.
Buyüzden bazı sözler okunur, bazı sözler içimize dokunur.
İnsan söylemlerde değil, özünde ki sözlerden yaşama vardır.
Özünde ki sözlerle daima varolandır.
Kelimelerin bu kadar güzel dile gelebileğini düşünürsün.
Ve kalpten dokundukça herbir oluşuma.
Kelimeler bir anlatım kendi içlerinden bir dönüşüm.
Küllerin arasından yeniden ateş olduğunu bilir gibi,
Ateşlerde, gül dediğinde;
Virgüle değil güle dönüştüğün anlarda.
Yürekten gülümseyerek gibi her bir savruluştan.
Yürekten söylenecek olur s&öz.
Kalbinin gerçekte öz anlamını duyumsadığında.
Dokunuşların ayrıntısını bilmek için gerçekten yaşamak gerek.
Gerçekten gül olup yangınlarda türediğinde,
nokta yada virgül olmak söze gelmez öze gelir.
Hangi söze nokta koyarız ki bazen yüreğinde hala çevrilmiş virgüller taşırken?
Ve içinde bir iklim duyuşuna ait.
Gülümsemek ayrı bir mevsim gibi.
Hangi nokta ve virgül yaşanmamış sözlerin,
ve en özel değerlerin önüne konulabilir?
Sessizliğin sesini duyduğunda kalbinden, eklersin tüm işaretleri.
Kalbinin hükmü diğer tüm herşeyden sonra gelendir.
Ve sözler konuşma işartinde bir giz,
kalpten bitmez duyuşlar söylenmemiştir.
Hangi işaret bir hayata anlam katabilir o sözün özünü yaşamadan?
Nice soru işaretleri yaşatır hayat.
Ve yaşadıklarından anlam bulursun kendi öz duyuş yazılımından.
Herşeye nokta konulabilir.
Yalnız bazı sözlere sonsuzdur o noktalar...
Virgül eş anlamlar türettiğinde değerli sözden çok özünde.
Çünkü nice sözlere virgülde gerekmez gülümsedikçe özünden.
Kalbin anlamı ise yalnızca ünlemdir duyabileceğin kadar!
Özümüze söz katmak değil, sözlere öz katabilmektir yaşam.
Okunan söz değil, kalbe dokunan, dokunulan öz olabilmektir.
Bazen bir değer, yazıda bazen duyuşta, bazen bakışta, bazen kalbin dokunuşunda.
Kelimeler ilahi bir duyuş gibi kalbin kalbe okunmasıdır.
Önemli olan, en derin duyuştan d&okunabilmek içimizden değerlere.
Sözden öte öz olmak kelimelere sığdırılamaz.
O kelime ötesi varoluştur yürekten okunan.
Okudukça çoğalmak ve çoğaldıkça yaşamak gibidir...