Nice coşkular içinde uyanıştaydı insan.
Görülen umutların içinde;
kaderin ördüğü yaşamlar,
ses veriyordu işlendikçe ruhumuza ince ince
Yaşamın içinde insan rüyaydı gerçekliğe.
Dizginlenmeyen bir özgürlük ve düşüncenin şaha duruşu,
merhametti iç hüzünlerde.
Büyüyen gözbebeklerinde yaşamı sığdırmak;
bir bakışa olanaktı.
Gördüğünden ibaretteki duyuş,
özde bir görüş ifadesiydi dile gelen.
Gece, gündüze bir adım geri.
Gündüz buyüzden aydınlığa ileri zamandı.
Ve geceden sabaha zamansız olan.
İç çekişler hep biryerlerde yarım bütünlenmeye dair.
Sözler, sessiz nefeslerdi hissedilmeye ait cümlede.
Cümle alem, alalacele,dört nala koşar gibi kendine söz geçirmek.
Dizginlemek kendini kendine,soluklanmaktı duyuşun ardında.
Aynı zaman, aynı an, aynı duygu belirirdi içten.
Hissedilen suret, susmaktı manada.
Ahh!
Tüm gözbebekleri aynı neden farklı bakışlar?
Görüş, aynı duyuşta buluşmak ise bütünlenir tüm zaman kalpten.
Bir gün doğar ki özde, gerçekte bakışına doğmak için.
Ve zamansızdır o.
O aydınlık zamandır kapasanda gözlerini sen.
Senin için varolan zaman, sonsuzluğa bir doğuş anıdır.