Özgürlük yoktan varolan somut bir kavramdır buyüzden varlığımızdan duyumsar ve özümüzde sorgularız.
Düşünce özgürlüğü bazen yaşam özgürlüğünü kısıtlar.
Çünkü bazen özgürlük yaşamdan soyutlanmaktır.
Yaşamda özgür olarak baktığımız, özgürlüğün simgesi dahi serilmiş sonsuzluğun önünde,
yaşamda varlığının içinde,
bir parça aş, ot bulamadığında yaşamak sınırların içinde kalmaktır ki özgürlüğün adı dahi olsa bile.
...Buyüzden sınırsızlığın içinde, sınırlardaydı özgürlük.
Oysa bir ağaç sonsuzca tek noktada kalabilir özgürlük bedene dahil değil
düşüncenin yaşamla bütünlenmesidir o.
Ve yaşam olabilmesi, kendinden değişimle ancak meyva verebilmesinin öz paylaşımıdır özgürlük.
Sert rüzgarların, hışımla geçmesi ürkütmez hiçbir durağanlığı çünkü bilir
yaşam içinde ki bütünlüktür.
Ayrı seslerin tek ses olabilmesinde ki bütünlük doğanın en gerçek şiiridir.
İşte o ayrıntıda kanat vurur özgürlüğe özgürlük.
Başka özgürlük yaşama büyür diğer kanadın sesiyle.
Diğer yanda bir rüzgar eser,durağanlık kendini yeniler değişimin görünür ritmiyle yenilenir.
Düşünce ise hepsinin içinden kendini gerçekleştirir ve yaşamdan soyutlanmadan ancak düşünceden somutlaşarak
varlığımızda bütünleşir.
Ve buyüzden gözyaşından soyutlanmadan, düşüncede somutlaşarak tutsaklaşır insan kendinde ve hissederek duyumsar
özgürlüğü ruhunda.
Özgürlük bir ses, bir bakış ve baktığın yöndür daima görebileceğin.
Tutsaklığı yaşamayanlar, özgürlüğün tadını asla duyamazlar
Beden dediğin nedir ki içimizde ki kalbe aitiz biz özgür olan beden değil düşüncemiz ve kalbimizdir.
Biz bedenimizle değil kalbimiz ve ruhumuzla biziz içimizden bize.
En büyük sanat özgür yaşama sanatıdır.
Büyüzden özgürlüklerde bambaşka hayatlar vardır.
Gerçekten dünyanın içinde en özgür olabilen dünyayı gözlerinin dışında görebilendir.
Çünkü içimizde ki yaşamak asla dünyanın içinde ki biz değil.
buyüzden hayat dünyada sınırlı iken sınırsızlık kalbin ulaşabileceği yerdir.
Buyüzden beden tutsak iken gerçeklik ruhun özgürlüğüdür.