Elimde yıllanmış şarabım, söylüyorum
Dilimde kırklardan kalma bir türküyü
Sanki şarap söylüyor, ben içiliyorum
Tersine çevrilmiş hayatıma bakıp
Gerçeği kendi yüzüme vuruyorum
Sevgilim dediğim, sevdiğim onca insan
Deryalar aşsam da bulunmaz bir oya
Kaderime ağlarken ince ince sızlayan
Kalbimin çevresinde dönen uydu misali
Tarlabaşı yokuşunda arkamdan koşan
Taksim'den Galatasaray'a edeplice yol alırken
Şakalaşan, bağırışan, küfürleşen bir İstanbul
Sağa döndü arkadaş aniden, bilmem neden
Yol almaya devam ettik usulca, sonra
Üç beş basamak indik, sanırsın mahzen
Eğlenmek bu mu acaba, delice, çılgınca
Yedi tepe üzerine kurulmuş bir tablo sanırsın
Gecen bu muydu, oysa gündüzün bambaşka
Kadehler kırılırcasına biribirine vurulurken çın-çın
Doyamadım, beni alıp götürdün doyamadım, aşka