Gün gelecek sevmek ne imiş anlayacaksın.
Gecenin karanlığında akarken bakışların,
Yalnızlığın çığlıklarını duyacaksın. Ve korkacaksın.
Sınırlarını zorlayacaksın ölmelerin.
Kahredip geçmişine, çaresizliğinde boğulacaksın.
Unutmak isteyeceksin gül yüzünü, kapatıp gözlerini.
Mıh gibi yüreğinde hayali bakacağın yeri şaşıracaksın.
İstanbul yanacak içinde, sokak sokak ağlayacaksın.
Nereye gitsen onu duyacaksın.
Kime baksan onu bulacaksın.
Öylesine işlemiş ki ruhuna anlayacaksın.
Her aklın üşüdüğünde Ona bir daha aşık olacaksın.
Sevmek ne imiş bir gün anlayacaksın.
Dilinde onun ismi rüya rüya arayacaksın.
Açık pencerenden kokusu dolacak odana
Esen rüzgârlara yalvaracaksın.
Bakıp yıldızlara ona ulaşamamanın tadına varacaksın.
Hüznün vücudunu saracak
Ağır gelecek ciğerlerine aldığın nefes, göğsün sıkışacak.
Bir zaman güldüğün yerlerde unutulacaksın.
Hiç yaşanmamış gibi ölü mekanlarda aklını sayacaksın.
Yazdığın bütün mısralarda onun ismini sayıklayacaksın.
Dünya var olduğundan beri yalandan dönmüş hep.
Sonu hüsran sevdalar oyalamış sevenleri.
Elbet anlayacaksın.
Korkuların ecele faydası yok, sevmelerin de…
Yaşamak umudu ellerinde kaderin, hevesle…
Tabi anlayacaksın.
O hayat dolu gülüşünde bulduğun heyecanın
Hayat istasyonunda kaçırdığın trenler olduğunu
Anlayacaksın.
Ama ne yazık ki artık çok geç.
O sevgili dediğin çok uzaklarda.
Gözlerine bakıp kaybolduğun güzellik
Hiç yaşamadığın ve asla yaşamayacağın
Farklı zaman ve mekanlarda.
Elbet anlayacaksın.
İşte çaresizliğin en somut hali
Hakkındır! Hıçkıra hıçkıra ağlayacaksın.
Sevmek ne imiş o an anlayacaksın.