-buselik makamında şarkı değil
kızıl bir öyküydü yaşamak içinde köz ve ateş-
karnı kirli bir martı çığlığıyla
yalnızlığını soyunup perdesini çeker uykuya hasret güneş
ve sabahı hiç göremeyen gece
bir yıldıza gebe kalır rahminde 'ay'ı kendine seçer eş
artık tükenmiştir hayatın seyir defteri
kıraçtır tüm sayfalar
sokaklarda hamiline kadınların utancı satılıktır
ressamlar resimleriyle sevişir
güvercinler tecavüze uğrar
ve ay'dan bir bebek bekler beyaz kefeniyle
bahçesi boş mezar
ölü ekerler toprağa...fakat haraçsız karışmak ne mümkün
cam kırıkları ruhları kanatır
dinlenir soğuk bir mezarın balkonunda zaman
ve kucak açmaz toprak dertlere
aynalardaki cesetlere döner insan
benimse çıplaklığımı giyinmek için
tabutunda metanetle yatan
turuncu ölüler koşar peşimden
gözleri buzlu cam
iki dünyadan da kovdu öpüşen cinler
cenazemin başında ağlıyorum
mayın döşeli sorgularda yaşam
ölünce gözlerini sıkı sıkı yum
sakın parolasını unutma ölümün
bilirsin alışığım
en çok ben ölürüm
şu anda bir çakıl taşıyım cehennemde
zebanilerin ayak tırnakları
ve aç köpek balıkları tek gördüğüm..&
'hayatın ölüme armağanıdır insan
Tahsin Özmen,bez bebekler de üşür,çatım ajans&baskı yay,ank,2006