Aşkım, dünya
Birdenbire değişir, değişir rengi. Sokak lambası
Ayrılır sabahın dokuzunda sarısalkımın
Fare kuyruğu tohum zarları arasından.
Kuzey kutbudur
Bu küçük siyah
Çember, bu esmer gümüş çimenlerle – bebeklerin saçı.
Havada bir yeşil vardır,
Yumuşak, nefis.
Sevgiyle sarmalar beni.
Heyecanlı ve sıcağım.
Azmanlaşabilirim sanırım,
Öyle aptalca mutluyum ki,
Wellington çizmelerim
Ses çıkarır ve ses çıkarır o güzel kırmızıdan geçerken.
Bu benim mülkümdür.
Bir günde iki sefer
Gezinirim onunla, koklarken
Barbar kutsal dikenini
Koyu yeşil midyelerini, saf demiri,
Ve eski cesetlerden o duvarı.
Severim onları.
Tarih gibi severim onları.
Elmalar altın renkli,
Düşünsene bir –
Yetmiş ağacım
Tutar altın pembesi topları
Katı gri ölüm çorbasında,
Onların milyonlarca
Altın yaprakları metal ve nefessiz.
Ey aşk, ey el değmemişlik.
Benden başka kimse
Yürümez bel yüksekliğindeki ıslaklıkla.
Yeri doldurulamaz
Altınlar kanar ve derinleşir, Thermopylae'nin ağızlarında.