Şimdi elekten dökülürcesine, tabaka tabaka,
Soğuk gelir nilüfer kökündeki çardağımıza.
Üzerinde solar yazın eski şemsiyeleri
Takatsiz eller misali. Korunak yok çok fazla.
Saat başı göğün gözü genişletir
Boş hâkimiyetini. Daha yakında değil yıldızlar.
Kurbağa ağız ve balık ağız şimdiden içmektedir
Kayıtsızlığın likörünü, ve her şey batar
Unutkanlığın yumuşak bir cenin zarında.
Ölür firari renkler.
Şayak kurtçukları uyuklar ipek kılıflarında,
Heykellerce uyumaya sallar kafalarını lamba kafalı periler.
Kuklacının iplerinden kurtulmuş kuklalar
Boynuz maskelerini takar yatakta.
Ölüm değildir bu, daha da güvenli bir şeydir.
Kanatlı efsaneler çekmez artık bizleri.
Golgotha'daki suyun üstünde, bir kamışın tepeciğinde
Şakımıştı dilsiz tüy dökülmeleri,
Ve bir tanrı bir bebek parmağı misali nasıl da dayanıksız
Çatlatır kabuğunu ve yönelir havaya.