İşte budur deniz, yani bu büyük bekleyiş durumu.
Nasıl da emer iltihaplarımı güneşin sargısı.
Soluk renkli kızlarca dondurucudan kepçeyle dökülmüş
Elektriklendiren renkli şerbet, kavrulmuş ellerle dolanır havada.
Niye bu denli sessizdir, ne saklarlar?
İki bacağım var, ve giderim gülümseyerek.
Kumdan bir amortisör öldürür titreşimleri;
Millerce yayılır, koltuk değneksizdir çekmiş sesler
Ve dalgalanır, eski boylarının yarısıdır.
Bu çıplak yüzeylerle haşlanmış gözün hatları,
Sabitlenmiş elastikler gibi, bumerang misali yaralar sahibini.
Siyah gözlükler takması bir mucize mi?
Siyah papaz cüppesi giymesi bir mucize mi?
Buraya gelir şimdi, hep birden sırtını O'na dönen
Uskumru toplayıcılarının arasında.
Bedenin parçaları gibi dokunurlar siyah ve yeşil ağ örüntülerine.
Bunları billurlaştıran, yılanlarla dolu deniz
Sürünerek kaçar, ıstıraplı uzun bir tıslamayla.