Trabzon'umu özledim taşını, toprağını,
Köyümü özeldim ağaçlarını, havasını,
Arabamı özledim tahtadan tekeri, direksiyonunu,
Kara lastiği özledim koşarken ayağımdan çıkmasını…
Yaylayı özledim ayıların gürleyen seslerini,
Kalifimi özledim soba mı yakıp, fındık kavurmayı,
İnsanları özledim muhabbetin belini kırmayı,
Şive mi özledim fıkramızla, şarkımızla eğlenmeyi…
Kemençemi özledim horon havası çalıp, oynamayı,
Ana mı özledim elinden yaptığı tarhanayı içmeyi,
Babanemi özledim atma türküleriyle, bana sataşmasını,
Hayatımı özledim irademle savaştığım günleri…
Sorsi'yi özledim soğuk suyundan doya doya içmeyi,
Dağa çıkmayı özledim nefesim kesilene kadar haykırmayı,
Karadeniz'i özledim kıyısında oturup sesini dinlemeyi,
Hamsiyi özledim ızgaranın üstünde kılçıklı yemesini…
Tavuklarımı özledim sabahtan onları çıkarıp yem atmayı,
Köpeğimi özledim mezarını ziyaret etmeyi,
Çadır kurmayı özledim domuzlara misafir olmayı,
Yaşlı ninemi özledim hikâyelerini dinlemeyi…