Süleyman Muamma - Aşk Bahcesi Akrostiş Hikayeli

Bu şehirde milyonlarca insan vardır. Bu insanların % 80 aile konumunda % 10'luk kısmı da belli bir yaşa gelmiş ama aile kuramamış konumda ve % 10 kısmı da çocuk genç evresinde olanlardır...
Bir gün bu ailelerin birinde iki sevgili yaşıyormuş. Çok iyi anlaşırlar fakat çocukları olmuyormuş. Bu nedenle bazı durumlardan dolayı stres ve kavgalar oluşuyormuş. Bir gün kızın sevgilisi artık çocuğu olmadığı için bunalmıştır. Bu bunalımdan çıkmak için kendi çapında bir kız aramaya başlamış. Eşinin başına kuma getirmeyi göze almış...
bunu öğrenen sevgilisi nasıl böyle bir şey düşünürsün, hiç mi bir değerim yok gözünde, demek ki çocuğum olmuyor diye kuma getirmeye kalkışıyorsun. Eğer çocuğumuz olmuyorsa Allah nasip etmiyor demektir ve bu işte hayır var demektir. Düşünsene çocuğumuz olsaydı;
belli bir yaşa geldikten sonra kim bilir seni veya beni öldürecek. Bunu bilmezsin sevgilim bunu bir düşün ama şunu bil ki artık senin yanında ben olmayacağım. Yasalara göre seninle ayrılmamız için boşanmamız gerekiyor...
Sevgilisi karısının bu söyleyişine çok kızmış, olmaz böyle bir durum sen benden ayrılamazsın, sen bana aşıksın. Karısı eşine sen bana aşık değilsin, aşık olsaydın böyle düşünmezdin der...
Bunun üzerine sevgilisi hatasını anlamış, özür dilemeye çalışıyor ama eşini öyle bir kalbini yaralamış ki onarması mümkün olmuyormuş. Elinden gelen her şeyi yapmasına rağmen, eşi hiç oralı bile olmuyordu...
Bir gün sevgilisi evine giderken, birden yolunu değiştirerek karısınla ilk tanıştığı yere gitmeye başladı. Yolda giderken evet demiş, karım bana böyle bir şey yapmış olsaydı, kendini bana şöyle affettirirdi, sevgilisi kendisi karısının yerine koyarak ona sürpriz yapmak için hazırlığa başladı...
Aradan aylar geçmiş, boşanmalarına iki gün kala ve sevgilisinin sürpriz günü gelmiş. Karısı evde yokken eve gitmeye karar vermiş. Karısının tek istediği sevgilisinin ona gerçekten aşık olup olmadığıdır.
Sevgilisi karısının yattığı yatağın başucundaki yastığın altına çalar saat koymuş, saatin üstüne de bir zarf...
Karısı eve gelmiş eve erkenden yatmak için yatağına gidip yatmış, sabaha yakın bir zaman diliminde saat çalmış, karısı şaşkınlık bir biçimde kalkmış nerden geliyor bu ses diye sonra yastığının altından olduğunu anlamış ve zarfı alarak okumaya başlamış;
Biricik aşk fısıltım ben seni sevdiğimi biliyorsun ama son zamanlarda sana yaptıklarımdan sonra sana olan güvenimi kaybetmeme neden oldu. Bu mektubu okurken senin çok iyi bildiğin yerde gözyaşlarımla gökyüzüne bakmış senin gelmeni bekleyeceğim.(ama neresi olduğunu söylememiş)
Sadece şunları söylüyorum;
Hayatta, sağlıkta, hastalıkta her durumda ikimiz üstesinden geldik. Hayatta seni tanıdım seninle yenilikler ve ilkler yaptım. Senle dünyamı yeniden kurdum. Evet yaptığım durumlardan dolayı ne kadar özür dilesem az ama seni seviyorum ve aşk meyvemiz olarak ta çilek gibi kırmızı güllerin yanında sana sevgi ve aşkımın güçlü duygularını gönderiyorum, rüzgarın esintisi ile... Dediğim yere gece yarısına kadar gelirsen sana hayatımın sonuna kadar hiç bir şey istemeden hayat arkadaşı olurum...
Bunun üzerine karısı nerde olabilir diye düşünürken, zarfın arkasında şiir olduğunu görmüş ve okumaya başlamış...

Amansız yolda bir araya gelerek Şafak vaktinde sevgi duygularını besleyerek
Kaderimizde beraber ölüme giderek...

Beklemek seni amansız bir care gibi
Ayrılmak senden düşünmesi bile ölümcül gibi
Hâlbuki sana çok yakınım ben, yüreğinde dolaşan kan gibi
Çiçekler gibi güzel kokuyor tenin
Ellerimle dokunmaya kıyamıyorum, incitmekten korkuyorum
Sevginle yüreğim doldu taştı, su gibi
İnce dal gibi kırıldım, yapayalnızım, sen gittiğin gibi...

Karısı bu şiiri okuyunca anlamıştı, gözlerinden akan yaşlarla Aşk Bahçesindeydi. Biliyordu artık kendisine aşık olduğunu, koşarak evden hızlı bir şekilde çıktı, o anda karşıdan gelen bir amansız araba karısına çarpmıştı. Arabayı süren kişi frene basmasına rağmen duramamıştı ve karısı o anda hayatını kaybetti...
Sevgilisi umutlu bir şekilde karısını bekledi ama karısı gelmedi ve kendini asla afetmeyeçekti ve bu acıdan uzaklaşmak için ölümü çare görüp aşk bahçesinin uçurumundan kendini aşağıya attı...
Ama ikisinin bilmediği bir şey vardı. Hepsi bir rüyadan ibaretmiş, fakat ikisinin aynı rüyayı görmesi onları birbirlerine bir kez daha bağlamıştı..
Saygı ve sevgilerimle, okuduğunuz için teşekkürler...