şark semalarından uzanıyor
gül dalına altın bir kuşak...
dokunuyor ardından nakış nakış
seher tan ve şafak...
beste ediyor sanki güneş
güftekar olmuş ufuklar...
kaldır başını bak gök kubbeye
başlıyor koskoca bir hayat...
yaşam sırrını veriyor
kınından çıkmış kılıç gibi...
parlıyor nazlı dağın zirvesinde
nurdan taçlanmış zafer gibi...
can geliyor çimene çiçeğe
can geliyor kuşa kelebeğe
ısınıyor nefesim
savrulıp gidiyor sis...
nakkaş olmuş sanki rüzğar
desen desen işliyor bulutları
masmavi bir yazma serilmiş gökyüzüne
süsleniyor yavaş yavaş
uyanıyor alem uyanıyor artık
uyanıyor alem uyanıyor...
kimi bu vakit
kimi bütün bunlardan habersiz.