On altı bin küsur günüm yitmiş, şu dünyaya hoş buldum diyeli
Koca bir ömür geçmiş, anne beyazı kundağımın hükmü biteli
Masal tadındaydı çocukluğum, kahramanımsa babamdı tabii
Gençliğimse jilet gibi ütülü, cebimde umuda yolculuğun bileti.
Yol arkadaşım bembeyaz bir melekti, ilk vakitler pek keyifti
Bir ömür biz ikram ettim ben, o da ömrümüz üstüne ant içti
İnişli çıkışlıydı hayatın rayları, bazen virajdı, öyle sarstı geçti
Çok durak geçtim, kimi gün kimi gece, kimi vakitte gizli sisti.
Bir istasyonda oğlum bindi trene, bir istasyonda babam indi
Şimdi son istasyon yakın, artık yolcu yok, inenler çoktan gitti
Uğurlamaya gelen çoktu, karşılayacaksa yok, menfaatler bitti
Son durak soğuk, makinist gaddar, son durağın karanlığı zifiri.
Ömür bu, bir varsın bir yoksun, yoktur asla yarının garantisi
Kâh zengin ve mutlu geçer dostlu günlerin, kâh sefaletin dibi
Hayat gibi ölümde hakikat, herkes alıp verecek o son nefesi
Lâkin açık bir mezarda, kefensiz, kanlı canlı çürümek benimki…