Evet, yanına almaktan vazgeçtiğin şey tam da o gün lazım olacak. O kulaklıklar; ne kadar derli toplu koysan da karışacak. Yapmam dediğin şeyleri bir bir yapacaksın. O son sigaran olmayacak. Bir kere tövbe edip bozduğunda öğreneceksin bir daha boş yere etmemeyi. Zamanla, ''inşallah'' yerini ''hayırlısı''na bırakacak. Kendinden başkalarının da yaşadığını, yaşamaya çalıştığını fark ettiğinde yükün hafifleyecek.Ön em sıraların değişecek.Sen de magazinin, herşeyden çok konuşulduğunu farkedeceksin. Yılda bir kaç kere, bir kaç grup erkek askere gidecek.Malesef hepsi dönemeyecek.Bir gün Gazze, bir gün Mısır, bir gün Paris olacak için. Ağır gelince yükün bir gün, gitmek isteyecek, sen de herkes gibi, kendini de götüreceğin için vazgeçeceksin.
Seveceksin bir gün, çok sevecek. Sen seveceksin, o gidecek. Kural bu yeniçağda. Sen çok seveceksin,sen çok susacaksın.Gönd erilmemiş mesajların, kullanılmamış sözcüklerin, kurulmamış hayallerin olacak onunla ilgili. O gidecek.
Sonra vazgeçeceksin, O'ndan. Sadece O'ndan.Sevgisi içine yerleşecek...Ya nında olmasına gerek yok..İçinden hiç gitmeyecek.
Yani diyorum ki; gün gelecek, yerini sorduğun eşyaya ''orada'' diye cevap veren anneye,, koltukta uyuyakalan babaya, hiç anlaşamadığın kardeşine şükredeceksin bir gün. Onların var olmaları yetecek.
''Yanında olmadan sevdiğin, içinde olduğu için şanslısın, seninle aynı gün ölecek''