Deli fişek akşamlarda yıldız doğuruyor Akdeniz,
Ay, alaylı bir ebe, gökyüzü sokağında;
Gördüğü göreceğine gebe, doğurduğu doğuracağına zul,
Doğurgan bir kadın gibi sancılı ve sanrılı zaman,
Döl evinde, ölü yıldızlar büyütüyor sular.
Yıldızlar, erkenci,
Yıldızlar, kara gözlü, ivecen,
Soysuz sokak bültenlerine asılmış, siyah beyaz çocuk suretleri gibi,
Kayıp gidiyor yıldızlar.
Bir yanıp, bir sönüyor Akdeniz,
Bir doğup, bin ölüyor çocuklar.
Zul bir coğrafyanın ahı tutuyor; bu, çocukların elini,
Çocuklar; yasak yemiş sözcükler gibi dilsiz,
Çocuklar; yapay baharlar gibi kokusuz,
Birazdan boşanacak gökyüzü gibi karanlık ve öfkeli.
Çocuklar; belirsiz ve büyüsüz!
Çocuklar; aşksız ezber….
Çocukluk; zor zanaat Akdeniz Körfezi'nde.
Hele yeryüzünde! Hele yer gözünde;
Suretlerini asıp bir sokak lambasına;
Asıllarıyla gökyüzüne kayıyor çocuklar.
Sabahyıldızı olmak onların harcı,
Çocuklar erkenci.
Hiçbir kadının rahmi yetmiyor, onları büyütmeye,
Barbarlar bulvarına gömülü göbek bağları; babalarıyla birlikte.
Sarmaşık dallarla sarılacaklardı oysa güneşin memesine;
Kıskanmasaydı sadist bir sırtlan; sokakların gülmesini ve
Unutmasaydı süt kokan gelişini, köşe başında annesinin.