Çığlığımız boğuluyor bir kanlı gölette,
Kimseler duymuyor öldüğümüzü;
Kimseler yüzsüz,
Kimseler arsız,
Kimseler aşksız bu topraklarda...
Dilsiz kalabalıklar ülkesine uğradık da bir yol;
Susmak düştü tayınımıza
Üç çarpı bir ömür sustuk...
Kimliğimiz lal bizim
Adlarımız lal...
Soyunduk bütün seslerden, tınısında
anlamsız bir serzeniş günlerin...
Her çocuk kendi masalına büyürdü hani;
Her çocuk kendi masalında;
En az bir kez itfaiyeci olurdu
Bir kez çöpçü mutlaka
Arada bir de bilimadamı çıkardı her masaldan....
-Anne, ben ne zaman gelin olacağım?
Çeyizimi hangi sandığa naftalinleyip yatırdın?
Kendi masalımda büyüt beni anne! ...--
Çığlığımız boğuluyor bir kanlı gölette,
Sesimiz ıssız bizim...
Yitip gitmiş diller gibi seviyorlar bizi;
Bilmem nece dilinde yazılmış,
Meraklısının okuduğu sararmış metinler gibi hayatımız...
Hani bir sığdırabilseler hepimizi;
Bir sığdırabilseler tek bir masala;
Gökyüzünü yıkacaklar üstümüze
Sevgiden canım, inan ki sevgiden;
Yalanım yok vallaha;
Masal böyle bitecek....
Her çocuk kendi masalını yazardı hani;
Her çocuk kendi masalında;
Büyümeyi bir şey sanıp,
Kafa tutardı ya dünyaya;
Elini tutamadığı sevgiliyi okşar gibi severdi yurdunu ve
sevdalanırdı masalın en güzel kızına...(ya da, yakışıklı oğluna)
Çığlığımız doğuyor bir sabah;
Bir su kıyısında başlıyor masal;
Görüyoruz hep birlikte,
Görüyoruz çoğul renkli, çoğul
sesli ırmaklar
Nasıl karışıyor birbirine ve
nasıl bir deniz doğuruyor dünya sil baştan;
Çocukların süt kardeşliği oluyor sular....
-Anne, ben ne okumalıyım sence?
Kendi masalımı yazabileceğim bir hayatım olmalı benim.-
Elimden tutma anne;
Yüreğinle sev beni...
Bırak çürüsün çeyiz sandığım,
İnan bana, inan bana anne! ...
Güven bana
Tanı beni! ...
Aşık olup sevsem de bir çocuğu,
Eli elimde
Dizi dizimde olsa da bir ömür boyu;
Beni kendi masalımda büyüt anne;
Yabancı masallara gelin etme beni...
Öğrendiğim en güzel dilin
En güzel sesiyle seviyorum tüm masalları...
Çığlığımı sev, anne,
Masalımda bırak beni! ....
Çığlığım doğuyor bir sabah! ....