Bu akşam seni yazıyorum bir tanem.
Sen anılarımdan, yüreğimden ve kadınlığımdan
Çıkıp geliyorsun.
Bana bir - merhaba - diyorsun,
Sonra da akıyorsun kalemimden kağıdıma.
Hani, ben bir ressammışım -güya-
Sen de konu mankenim.
Tuvalde kıpkızıl bir zamanın aceleci akışı
ve akşam güneşinde yanan senin sevdalı bakışın
Fırça vuruşlarına yansıyan.
Güz akşamı güneşinde dalımdaki son yaprak ol,
Akşam yelinde kıpkızıl titreyen son yaprağım.
ve güz güneşi batarken kıpkızıl, mağrur,
Ben seni yazayım, seni çizeyim bir tanem.
Üşümüş akşam güneşinde tir tir titreyerek salınışını
ve- sen üşüme canım- deyip gömleğinle beni sarışını
Yazayım.
Akşam güneşinde kıpkızıl bir yaprak gibi
Sevdalı yüreğime düşüşünü yazayım bir tanem.
Sonra akşama karışsın Konyaaltı sahili ve Akdenizin suları
Sonra biz de onlara karışalım
Buz gibi soğuk beyaz bir şarap açalım kendimize
Bir kadeh Akdeniz'e, bir kadeh akşama sunalım
Haydi yarasın!
Sonra dönüp biz yüreklerimize karışalım
Geçmişimizi ve düşlerimizi mezeleyelim kadehlerde
Sen beni oku, bizi yaz aşkımızın yaşanmışlığına
Ben seni okuyup seni yazayım yitirdiklerinde
Şiirime meze ol bir tanem.
Seni yazayım bu akşam.
Şeni içeyim bir kadehin tortusunda,
Senin sevdiğin bir türkü olsun radyoda:
-İşte gidiyiyorum çeşm-i siyahım-
ve ben ağlamadan dinleyebileyim onu.
Senin yüzün suyu hürmetine
Ben seni yazayım bir tanem.