Çay acıdı...Dem tükendi...Uyuştuk...
Yarın bayram değil artık; inanmayın çocuklar!
Eskidi en kırmızı elbise,
Soldu rengi, gün kaçığı pencerelerde...
Ilıman yeşilden akıyor artık çürümüş demler,
Kaçtı çayların tadı,
Aşklar bozuldu, sevgililer uykuda şimdi.
Gece çürüğü hayallerinizle kötü geldiniz bize,
Kim geçirdi barikattan sizi;
Kim yolladı ucu telli mektupları;
Siz nasıl geldiniz...
Çürük kokuyorsunuz oysa, çürümüş yeşil kokuyorsunuz;
Ölüme benziyor elleriniz, gözleriniz ölüm sizin...
Çağırmadık; yemin olsun! ..Bir yanlışlık var bu işte! ..
Yanış çağa geldiniz! ..Hadi dönün yeşil yeşil! ..
Aşk solacak yoksa! ..Bozkıra dönecek dünya! ..
Kırmızı hepten firari! .. Mavimiz kararacak! ..
Eşkiyalığımız kalacak dağların kuzey yüzünde; bir dem
esecek kara yeliniz, suratlarınız düşecek ansızın...
Kuruyacak çürük yeşiliniz yabancı dallarda...
Siz zaten ölüsünüz baharlarda...
Kaçırmayın çocukların kırmızı sevinçlerini,
Biz çayı yeniden demleriz sabah olunca.
Kan gibi değil, can gibi sunarız dosta ve sevgiliye,
Maviyi denizlere veririz, bir de gökyüzü gelir konukluğa.
Bayramlara sevdalar giydiririz, çocuklarla çelik çomak oynayıp öğreniriz sil baştan her şeyi...
Siz gidin ufak ufak,
Çürümüşlüğünüz dökülüyor...