İnatçı baharların emperyalist yayılmacı kokularına karışıyor günler,
Nar çiçeği, gün çiçeği; de bana, Mayıs Çiçeği;
Hangi yayılmacı devrime sakladınız da; hangi sabahın
manifestosu aldı kokunuzu? ...
Hangi kırmızınız, hangi maviniz kutladı barışı? ...
Deyin bana, deyin bana çocuklar! ..
Masumsunuz; söz meclisten dışarı elbet;
Siz aşksınız mutlaka...............
Ama, gün çiçeği çıtlıyor meydanlar,
Çıtır çıtır çatlıyor Mayıs'ın sabrı,
Yaz geliyor, yaz geliyor çocuklar! ...
Al bulaşmadı mı ellerinize, maviyi ne yaptınız?
De bana, nar çiçeği, sen ki;
En güzel kırmızısısın aşkın; kokmasan da akarsın bir dem; aşk gibi.
Kıpkızıl, şarabi bir esriklik gibi vurursun şehvetin kapısını.
De bana; hangi sevgili öper seni kapıda;
Hangi devrim meydanlara çağırır al şafakta seni? ..
Dialektik tane olmak, nar olmaktan geçer; canım benim...
Öptüm çiçeğini,
Tanelerin büyüyecek,
İyi bak kırmızına...
İnatçı kokularını yaysa da emperyalist baharlar;
Elbet yazdır gelen, kapıda beklese de aşk...
Ölüp ölüp dirilse de, bu çocuklar,
Sevgilinin koynudur adresleri;
Alı al bir postacı kavuşturur, bekleyen vuslata;
Yüreğim koynundadır bilesin....
Aşktır memleketim.