I.
Bakmakla görünmeyen aşkı içinde,
Sözünde yağmur damlası edası,
Kaybetmeyeceği sözü hep o ağıttaki hüzün olandı,
Akanda.
İşte onun,
Yaşlı Kafkas Dağlarında koşanlardan biriydi atası.
Sonra bulamadılar o dağları,
Bedene vurulmuş damga ile gezdiler ücralarda,
Şen şakrak danslı güzel insanları,
Sevilmişlikleri az,
Meşru savunma halleri yok,
Durumları vahimdi.
Bindirilip takaya,
Sürüldüler Anadolu'ya.
II.
Duruşunda bürümüş olduğu ovaların sakinliği olandı,
Akanda.
Koynunda ölen çocuğunu Karasu'ya bırakan kadına
Benzetirdi hep kendini,
Arkasında duran olunca.
Onun için hiç arkasında olmadı kalanlar.
Sadece anılar,
Gelmeyecekti artık o eski günler,
Yeni hükümler doğrultusunda
Bilmedik yeni yerleri, yeni sevgileri ,
Vatan eylediler.
Yaşadığı dağı, ovayı
Yaşlı Kafkas dağına benzetti çoğu sonra,
Çok zorlandılar,
Ama zorlamadılar.
III.
Unutulmuş olan bu alemin ardı sıra gelmiş,
Mezara bakan şahitlerindendi,
Akanda.
Dillerini unuttuğu atalarını anmak için,
Her mayıs yirmi bire vurduğunda,
Onlarla Karasu'ya bakıp
İç geçirir ve başlardı ağıta;
'Dinleyin insanlar,
Dinleyin Hepiniz…”