Bu yokluğun aynası yok mu,
O ayna,
Çoğaltıyor her yansımasında salt acıları.
Öyle edilgen ve öyle çaresiz ki
Toprağa düşmüş ezilesi sevincim.
İşte oraya;
Tam kalbime yaslanmış,
Ayrılıklar pervasızca.
Incecik ıslak dudaklarıyla,
Düşlerime değiyor.
Sızlıyor, hafifçe çarpan rüzgarda,
Ayrılığın dokunduğu her ten.
Sözleri kayıp eski bir türkü,
Yeniden dokuyor
Bedenimi.
Aşkı duman gibi esrarlaştırıp,
Başıma doluyorum, parmak uçlarıma,
Unutmamak ve yitirmemek için.
Yıllardır yastık altı yaptığım
O özlemle karşı karşıyayım.
Şimdi bu olağan, duru günde
Eskimiş bir bankın gövdesine düşmüş gölgem
Yılgılarımın ve acılarımın
Yeşilinden oluşan
Tek bir yaprak kımıldamıyor bilincimde
Çil çil sayıyorum yalnız geçen günleri
Ve acıları
Birkez daha yineliyorum, bir daha.
Acıyla da olsa gülümsüyorum sarıya vuran doğaya
Gözbebeklerimle..