vakit geçti
oysa çoktan düşmeliydim yollara
geç kaldım yine son sözüme
ıslak tren vagonlarına...
istasyonda telaşlı bir yolcu gibi
bekle beni rüzgar
alnından öpüp bütün acıların
yetişeceğim bir daha ki sefere
yastık altında durmaksızın işleyen bir saat
güneş doğuyor, dağ yürüyor
akrep hep etrafımızda dönüyor...
yüreğindeki kuşları koyverme sakın
bekle beni rüzgar
kapılar açılmadan, kafesler salınmadan
gireceğim koynuna
ışıklı bir yüzük gibi usul
tutku dolu bir ırmak geçiyor
kanayan parmaklarımızın arasından
ve sen
yaprak kımıldatmayan bir sessizlikle
saçlarımda geziyorsun
saçlarım;
yorgun bir atın
yelesine benziyor