-Ramazan Ekmekçi'ye-
Erken vakit, dar vakit, kuşluk vakti
Sesinizle gözünüzle ellerinizle geldiniz.
Hiç tanımıyorduk
Hiçbir yolda çıkmamıştınız karşımıza
Uzak türkülerden çağırdınız bizi
Uzak uykulardan
Yorgunduk,
Pencere önünde kalakalmış
Bahçeyi izliyorduk
Dudağımızı kıstırıp dişlerimize
Kar yağıyordu, şaşkındık üstelik
Bir kök zorluyordu toprağı
Yerinden oynuyordu doğa
Ve ardından bir çiçek fışkırıyordu
Hafif yana eğerek boynunu
Anladık ki,
Umuttu adınız -italiktiniz
Arkamıza aldık sizi
Sizin gibi eğildik..
Pike yaptı bir kuş coşkuyla, güneş açtı
Gökyüzünü soluduk
Mağrur bir mutlulukla