Dağ yamaçlarına varmadan
İncecik kadife yapraklarıyla bir gül açtı
Saydam acılarında
Ağır açılan kapıların
Kimseler bilmeden,
Farketmeden hiç kimse
Senin yüzüne değdi
Avuçlarımdan esen rüzgar
Benden yüreğimi aldı götürdü
Yorgun savaşçı sessizliği
Yüzümde açılan bu perde
Yılların saklı suskusu
Tüm gün eğilmeden sırtında taşıdığı
Karıncanın düşüdür elimde kalan
Burada değilsin, kaybolmuşsun
Yok gözlerinin serkeş ışığı
Burada değil
İnce ellerin esrik güzelliği
ve yıldızlar
ve dolunay
kayıp
Son adımından sonra
Ne kaldıysa ardından
Bir toz yüküydü, bir küçük beyaz tüy
Uçtu gitti savruldu
Bir daha hangi mevsimde döner gezgin kuşlar
Tüm zorluklara gererek kanatlarını
Son uçuş bu artık son çığlık
Bıçak sırtında bekleyiştir yokluğun
Gölgemi kanatır sessizce